Probiyotik mi? Prebiyotik mi?

Probiyotik mi? Prebiyotik mi?

İki kavramı da birbirinden ayrı düşünmek olmaz.

Prebiyotikler, sindirilmeyen gıda içerikleri olup, insan ve hayvan sağlığını olumlu yönde etkileyen kolon bakterilerinin gelişmesini teşvik eden karbonhidratlardır. En önemli prebiyotik kaynakları soğan ve sarımsaktır. Özellikle çiğ olarak tüketilen besinlerde pişmiş besinlere göre daha fazla prebiyotik vardır. Bu sebeple soğan ve sarımsak çiğ olarak tüketildiğinde daha fazla prebiyotik alınmış olur. Bir başka prebiyotik kaynağı ise pırasadır. Aynı zamanda K ve C vitaminleri açısından da zengindir. Türk mutfağında kullanmaya pek alışık olunmayan kuşkonmaz da önemli prebiyotik kaynaklarındadır. Prebiyotik kaynağı meyveler ise muz ve elmadır. Yeşil muz, sarı muza göre iki kat prebiyotik içerir.

 

Probiyotikler, yeterli   miktarda alındığında konağın sağlığı ve fizyolojisi  üzerinde yararlı etkileri  olan canlı mikroorganizmalardır.

Probiyotikler, özellikle sindirim sisteminin düzenli çalışmasında önemlidir. Bunları, sindirim sisteminizi düzenlemek veya antibiyotik kullanımına bağlı gelişen ishali durdurmak için kısa süreli kullanmış olabilirsiniz. Yeni yapılan çalışmalar, diyete eklenen probiyotiklerin kilo kaybını desteklediğini ortaya koymaktadır. Fermente süt ürünleri, turşu, çiğ sucuk, ekmek ve kefir probiyotiklerden zengin gıda  maddeleridir.

 

Probiyotik olmadan prebiyotik olmaz, prebiyotik olmadan da probiyotik görevini yerine getiremez. Prebiyotik, probiyotiğin yaşamasını sağlar, aktifleştirir ve çoğalmasına destek olur. Probiyotik de bağırsakların düzenli çalışmasına yardımcı olan yegane mikroorganizmadır. Her ikisinin düzenli alınması oldukça önemli ve kıymetlidir.

Bunun sağlamasıyla birlikte karbonhidrat emilimini dengeliyor ve daha fazla emilmemesini yardımcı oluyor. İnsülin direncini azaltıyor, kabızlık, ishal gibi sorunların ortadan kalkmasına ya da en aza inmesini sağlıyor.